11 Haziran 2016 Cumartesi

Tayvan'ın Fırtınalı Yüzü "Soudelor Tayfunu"


Tayvan pasifiğin batısında yer alan tropik rüzgarlara sahip bir ada ülkesidir. Genelde Ağustos-Eylül ayları arası şiddetli tayfunlar meydana gelir.. Malum o aylara yaklaştığımız şu dönemlerde, Tayvan'ın fırtanılı yüzünü anlatmaya karar verdim.. 

Geçtiğimiz yıl ilk defa 8 Ağustos Cumartesi günü (Soudelor) tayfununu deneyimledik.. Saatte 170 kilometre eseceği beklenirken
 gerçekte (200 km/s) esip son 60 yılın en şiddetli tayfunu olmayı başarabilmiş bir kasırga..Bize nasipmiş :/ Pheeww!! Öncesinde, sırasında ve sonrasında  NELER YAŞADIK? NELER GÖRDÜK ?? 
ipeketkisi bildiriyor..

Öncelikle burada uydu teknolojisi sayesinde metoroliji bilimi yeterince gelişmiş durumda. Tayfunun nereden ne zaman geleceği hangi bölgeleri etkiliyeceği belirlenebiliyor. Sokağa çıkılmaması konusunda uyarılar yapıldı, tedbirler anlatıldı, uçak ve tren istasyonundaki seferler iptal edildi. 

Yerel halkın sakin tavrı sayesinde olması gerekenden daha az paniktik diyebilirim. Öyle ki yerli arkadaşımız Elmo tarafından karaoke gecesine davet edildik.. Biz daveti şaşkınlıka reddettikten sonra tayfunun büyüklüğünün farkına varan genç grubun bu etkinliği iptal ettiğini öğrendik. 

Anıl'ın mesai bitimine doğru Sinica'ya gittim..Ne yapacağımızı planlarken, Deniz hoca,  Ben bu gece çalışmayı planlıyorum isterseniz siz de kalabilirsiniz dedi. Biz de  devlet binası risklerden uzak diyerek o gece binada kalmaya karar verdik.. Grubumuza Saime ve Ted'in öğrencisi Max' te dahil oldu. Fırtınanın 1 gün süreceği söylentisine göre marketten mikroda ısıtabileceğimiz yiyecekler ve atıştırmalıklar aldık. Rüzgarın gidişatını windyty.com'dan takip ediyorduk.


Ürküten foto
Ve beklenen  saat geldi. Kasırga etkisini göstermeye başladı. Sert rüzgar ve yağmurun şiddeti Sinica binasının ofis camından şu şekilde hissediliyordu.


Sesler inanılmazdı. Gördüğümüz ilk büyük fırtınayı cama yapışmış bir şekilde dakikalarca izledik. Yağmur rüzgarın etkisiyle hiç durmadan her yönden yağıyordu.. Ailelerimizle görüştük. Bir arada olmamız onların da içini rahatlatmıştı.. Gece uzundu.. Fizikçiler geceyi çalışarak değerlendirdi. Ben kitap okuyup, bir şeyler çizerek zaman geçirdim.. Çalışmalara ara verildiği esneda film izlemeye karar verdik. Anıl'ın aklına bilgisayarı projektöre bağlayıp filmi öyle izlemek gibi tatlı bir fikir geldi. Toplantı odasını sinema salonuna çevirdiğimiz anlar tayfunun en sakin haliydi :) Saime  ve ben atıştırmalıkları hazırladık.. Bir ara kaldığımız katın tavanı akmaya başladı. Nöbetçi kalan bina görevlileri  hemen olaya müdahale ettiler. Saat sabaha karşı 03.30-04.00 sıraları gözlerim iyice kapanmaya başladı.. Bir kaç saat kestirdim. Gözümü açtığımda hava aydınlanmıştı. Hemen pencereye gittim. Görüntü şöyleydi.

Sabah 07.00 sıraları 
Tayfun etkileri

Öğlene doğru tayfunun şiddeti biraz hafifledi. Rüzgar haritasından baktığımızda Çin'in güneydoğusuna doğru hızla ilerlediğini izleyebiliyorduk.  Online haberlerden Çin'de turuncu alarm verilmiş  olduğunu, (Çin'de hava uyarı sistemi, "mavi, sarı, turuncu ve en üst düzeyde kırmızı" olmak üzere dört aşamadan oluşuyor.) olumsuz etkilenecek bölgelerden 158 kişinin güvenli bölgeye tahliye edildiğini ve sahil şeridindeki otellerin geçiçi olarak kapatıldığını  öğrendik.. 

Fırtınanın Çine doğru giderken tayfunun Tayvan'a bıraktığı bıraktığı etkilerinin; 3 kişinin  toprak kayması nedeniyle öldüğünü, 1 kişinin kayıp ve 23 kişinin yaralı olduğunu öğrendik..

Havaalanı tren istasyonlarındaki seferlerin iptal edilmesiyle bir çok yolcunun mağdur olduğunu, fırtına  ve yağmurdan dolayı meydana gelen elektrik kesintisinde 80 bin kişi olumsuz etkilendiğini okuduk.

Sinica binasında tüm gece elektrik vardı. Akşam üzeri fırtınanın aralandığı vakit eve gitmeyi kafaya koyduk. Hava iyice karardı fırtına gitmişti ama yağmurun dineceği yoktu yine de evin yolunu tuttuk. İkinci gece binada kalamayacak kadar yorgun hissediyorduk.. Sokağa vardığımızda girişte devasal bir ağacın devrilmiş olduğunu ve elektriklerin olmadığını gördük.. Sinica'da kalmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu düşündük. Uyumaya ihtiyacımız olduğu için elektrikleri önemsemeden telefon ışıkları ile içeri girdik. Islak kıyafetlerimizi değiştirip uykuya daldık..

Sabah uyandığımızda elektrik vardı. Dışarıya çıktığımızda tayfunun böyle koca koca ağaçları kökünden söktüğünü bir de gündüz gözüyle görmüştük:( Amaaa..



Bir kaç gün içinde yıkılan dökülen ne varsa halkın dayanışma içinde tayfunun izlerini ortadan kaldırdığını,  kökünden sökülen ağaçların bir kaç gün içinde yerine yenilerinin dikildiğini gördük..Sonuç olarak kaçınılmaz ekonomik kayıpların dışında can kayıplarının minimum seviyede yaşandığı ve inanılmaz kısa sürede hayata olduğu yerden devam eden Tayvanlıları takdirle izledik.

Bonus:  Uzay İstasyonu'nda bulunan amerikalı astronot Scott Kelly tarafından dünyanın yörüngesinden çekilmiş 'Soudelor' tayfunun şiddetini gözler önüne sermiş olduğu fotoğraf



6 yorum :

  1. Yasamis kadar oldum super yazmissin kuzumm����

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazıydı, geçmiş olsun size de. Türkiye'de böyle şeyler yaşanmaması sevindirici. Bizdeki can kaybı ne olurdu kim bilir.

    YanıtlaSil
  3. Bu kadar guzel anlatilamaz.. herseyin kisa surede duzelmesi de mukemmel buralar da olsa kimbilir ne kadar zamanda eskiye donulurdu...
    Bu arada alper in yorumuda cok iyi ��

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederiz İpek. Biz de yaşamış gibi olduk.

    YanıtlaSil
  5. bu adamlara saygı duymamak imkansız

    YanıtlaSil